Mısır’da firavunlar, Piramitler, Kahire Müzesi ve onlarca efsanevi hikaye ile gördüğümüz binlerce fotoğraf ve seyrettiğimiz birçok film bu bölgeyi gezginler ve tabi fotoğraf severler için her zaman ön plana çıkaran öğelerden olmuştur. Kahire’ye gitme fikri oluştuktan hemen sonra araştırmalara başladık ve ortalama 4-5 günlük bir süre için Kahire’ye nasıl gidebileceğimizi ve nerelerde kalabileceğimizi araştırdık. Önümüzde fazla vakit olmadığı için bireysel olarak uçak bileti almaya kalkıştığımızda çok yüksek fiyatlarla karşılaştık. Bunun dışında Kahire’de 3 ve 5 yıldızlı otellerin hemen hepsi tur şirketleri ile çalıştıkları için kişisel rezervasyonları ya yapmıyorlar ya da duymak istemeyeceğiniz rakamlar istiyorlar. Durum böyle olunca bizde Türkiye’den gayet makul bir fiyata bir tur şirketi ile birlikte Kahire’ye gitmeye karar verdik.
14 Aralık 2009 Pazartesi
11 Ağustos 2009 Salı
Angkor Tapınakları
Daha önce 2002 yılında gittiğimiz Kamboçya’ya bir kez daha gidip Angkor Tapınakları ve çevresindeki değişimi fotoğraflamak üzere yaptığımız programda ilk önce uçuşları ayarlamaya çalıştık. Kamboçya’ya Bangkok üzerinden ulaştık. THY ile İstanbul-Bangkok ve Bangkok Airways ile Bangkok-Siem Reap uçuşlarının biletlerini haftalar öncesinden almıştık. İnternet üzerinde Kamboçya’daki turizm acentelerini ve fiyatları araştırdıktan sonra otel ve araç kiralama işlerini de web üzerinden hallettik. Kamboçya vizesini ülkeye giriş yaptıktan sonra 20 dolar karşılığında kolayca alabilirsiniz. Yanınızda bir adet vesikalık fotoğraf götürmeniz yeterli. İsterseniz vizenizi oturduğunuz yerden seyahate başlamadan da web üzerinden alabilirsiniz. Biz resmi internet sitesinden e-visa aldık ve bunun için 25 dolar ödedik.Siem Reap’e vardığımızda bizi şoförümüz Hear Bunla karşıladı. Eğer sizde Kamboçya’ya ve Siem Reap’e bir gün gitmeye karar verirseniz kendisi ile günlük 20-25 dolar arasında bir rakama anlaşabilirsiniz. Çok temiz Toyota Camry model arabası ile sorunsuz bir seyahat geçirmenize yardımcı olur. Mail adresi: hear_bunla2006@yahoo.com
En az üç gün gerekli
Angkor bölgesine giriş ücretli, günlük 20 dolar, üç günlük 40 dolar ve haftalık 60 dolar karşılığında üzerinde fotoğrafınızın bulunduğu giriş kartı çıkarmanız gerekiyor. Eskiden yanınızda bir adet vesikalık fotoğraf götürmeniz gerekiyordu. Şimdi ise basit bir webcam yardımıyla fotoğrafınızı onlar çekiyor ve 2 dakika içerisinde giriş kartınız basılıyor. Size tavsiyem üç günlük bilet almanız, çünkü bir günde buranın gezilmesi imkansız gibi. Angkor çok geniş bir bölgeye yayılmış durumda. Bir tapınaktan diğerine yürüyerek gidebilmeniz pek mümkün değil. Eğer araba kiralamak istemezseniz adım başı göreceğiniz tuk-tuk denilen 2 kişilik araçlarla da dolaşabilirsiniz. Kendinize güveniyorsanız çok ucuza bisiklet de kiralayabilirsiniz. Unutmadan, ülkede her şey dolar üzerinden fiyatlandırılıyor. Yani para bozdurmak (1 dolar: 4000 Riel) gibi bir sıkıntınız yok. Ancak her yerde mutlaka pazarlık etmeniz gerek! Çekinmeyin, söylenilenin yarısından daha azını teklif edin. Orta bir noktada anlaşacaksınız.
En popüler yer: Angkor Wat
Sabahları 6 gibi kalkıp en geç 7 gibi Angkor’da olmaya çalışın. Dediğimiz gibi Angkor bölgesinde onlarca irili ufaklı tapınak bulunuyor. İlk başta görmeniz gereken en önemlileri arasında şunlar bulunuyor: Angkor Wat, Angkor Thom, Bayon, Ta Prohm, Preah Khan, Banteay Kdei. İkinci derecedeki tapınaklar arasında ise şunları sayabilirim: Prasat Kravan, Pre Rup, Banteay Samre, Ta Som, Neak Pean, Baphuon, East Mebon, Phimeanakas, Terrace of the Elephants&Leper King. Bu saydığımız tapınaklar arasında en popüler ve en önemli olan hiç kuşkusuz Angkor Wat’tır. Her saatte kalabalık bulacağınız için sabah erkenden ilk önce burayı gezerek programınıza başlayabilirsiniz. Angkor Wat’ı gezmek için en az 3-4 saat ayırabilirsiniz. Bir de gün batımına yakın bir saatte tekrar fotoğraf çekmek için fırsat yaratmaya çalışın.
Havadan fotoğraf çekmek isterseniz…
Angkor Wat’ı ve çevresini havadan görmek isterseniz size iki tavsiye... Birincisi ve tabi ki en ideali, Angkor Wat’ı karşıdan göreceğiniz bir noktadan kalkan balon olacaktır. Bu balon yere çelik bir iple bağlı ve sadece yukarı-aşağıya hareket edebiliyor. 10 dakikalık uçuş bedeli 15 dolar. Gün batımında en iyi binilecek zaman ise, 16.30-17.30 aralığı. Eğer havadan Angkor Wat’ın fotoğrafını çekmek istiyorsanız yanınızda en az 200mm ya da 300mm’lik bir objektif olmalı. İki tavsiye dedik, birincisi balondu. İkincisi ise helikopter kiralayabilirsiniz. Yaklaşık 12 dakikalık turun fiyatı kişi başı 110 dolar. Bu turda sadece Angkor Wat ve biraz çevresi görülebiliyor. 30 dakikalık daha geniş bir tur isterseniz fiyatı kişi başı 250 dolara çıkıyor. Ancak helikopterler fotoğraf çekmek için pek elverişli olmadığı ve kapısını çıkarıp beni iple bağlamayı kabul etmedikleri için bunu denemedim.
Fille Phnom Bakheng’e çıkın
Fotoğraf açısından pek önemli olmasa da Angkor’u gezenlerin mutlaka gitmesi gereken bir diğer tapınak, Phnom Bakheng. Burası gün batımını seyretmek için turistlerin akın ettiği ilginç bir yer. Ulaşması ve yolu pek kolay değil. Eskiden dik bir tepeye tırmanır gibi çıkılan yolu artık kapatmışlar ve tepeyi döne döne çıkan bir yol açmışlar. Yürümek istemezseniz en eğlenceli seçenek ise filler… Bir tepenin üzerinde bulunan Phnom Bakheng’e fil üzerinde 20 dolar karşılığında çıkabilir ve unutulmaz bir yolculuk yaşayabilirsiniz. Daracık bir patikadan iki filin nasıl yan yana geçebildiğine canlı şahitlik yapabilirsiniz. Sakince tapınağın tepesine bizi çıkaran fil, biz indikten hemen sonra inanılmaz bir sesle bağırmaya ve hortumunu sağa sola savurarak yerdeki tozları üflemeye başladı. Biz bu durumu dehşet içerisinde izlerken boynunun üzerinde oturup fili yöneten adam sakince elindeki sopayla file vurup onu sakinleştirmeyi başardı. Biz üzerindeyken bunları yapsaydı pek hoş bir anımız olmazdı sanırım. Bu arada “biz” diyorum, çünkü bu seyahate, asistanım olmayı kabul eden ve ben fotoğraf çekerken fotoğraf çantamı hiç söylenmeden taşıyan sevgili eşim Saba ile birlikte çıktık. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
En iyi mevsim Aralık-Şubat arası
Sabah çıkıp dolaşmaya başladıysanız öğlen saatlerinde enerjiniz düşmeye başlayacaktır. Size tavsiyem 12.00-14.00 saatleri arasında dinlenin, yemeğinizi yiyin ve bol bol sıvı takviyesi alın. Angkor Tapınakları ve Kamboçya’ya gitmek için size tavsiye edebileceğim en iyi tarihler Aralık-Şubat ayları arasıdır. Gezi programınızı bu üç aylık döneme denk getirmeye gayret edin.Angkor’u 7 sene sonra tekrar görmek çok keyifliydi. Siem Reap’teki ve en önemlisi tapınaklardaki değişim inanılmazdı. Siem Reap büyüdükçe büyümüş ve bir kasaba havasının dışına çıkmıştı. Sadece turistler için yapılmış bir şehir gibiydi. Tapınaklarda ise zamanın ve doğanın getirdiği ağır tahribat, restorasyon çalışmaları ile giderilmeye çalışılsa da 2002 yılındaki ilk çektiğim karelerden bazılarını şimdi çekmek imkansız oldu. Angelina Jolie'nin oynadığı “Lara Croft - Tomb Raider” filminin bazı sahneleri Ta Prohm tapınağında çekilmişti. Filmden sonra pek çok insanın dikkatini çeken, Ta Prohm tapınağındaki devasa Banyan ağaçları tapınağın birçok bölümüne zarar vermeye devam ediyor. Buna rağmen tapınakta taşların arasından fışkıran ve duvarların üzerinden aşan devasa ağaç kökleri muhteşem bir görüntü ortaya çıkarıyor. Bu görüntünün bozulmaması için de çoğu yerde restorasyon yapılıyor ve destekler konuluyor.
Kayıp şehir Angkor
Siem Reap’e yaklaşık 8 km uzaklıkta bulunan Angkor, 9. ve 12. yüzyıllar arasında Khmerler tarafından yapılmış dünyanın en büyük ve ünlü tapınaklarının yer aldığı bölgenin adıdır. Khmer sanatının üstün örneklerinden, tamamı 100’den fazla olan, şaşırtıcı ve sabır gerektiren mimari başarılarından biri olan Angkor Tapınakları, sadece mimari açıdan değil, gizemli ve kutsal yapısıyla da dünya koruma mirasının en üst sıralarında yerini almış önemli bir merkezdir. Angkor ismi, Sanskritçe’den gelmekte ve şehir anlamındadır. Angkor dönemi, 802 yılında, Jayavarman II'nin kendini Tanrı Kral (Devaraja) ilan etmesiyle başlamış ve 1431 yılında, işgalcilerin şehri yağmalaması ve halkın Phnom Penh'e kaçmasına yol açmasıyla son bulmuştur. 1432’de Khmerler şehri yasakladıktan sonra yüzyıllarca kayıp şehir olarak ormanın derinliklerinde kaybolan Angkor’u sadece meraklı Budist keşişler ve bazı gezginler biliyordu. Yıllar geçtikçe Angkor hikayeleri efsaneleşti ve dilden dile dolaşır oldu. Çok az insan bu hikayelerin efsane değil gerçek olduğuna inanıyordu. Fransız gezgin Henri Mouhot, yaptığı araştırmalar ve geziler sonrasında 1860 yılında tüm dünyanın ilgisini Angkor’a çekti. Fransızlar bu şehirden büyülenmişti ve 1908 yılında restorasyon projesini başlattılar. 1960 yıllarına kadar, Asya'nın en önemli turistik yerlerinden biri konumuna geldi. 1975 yılında, Kamboçya'nın diğer şehirleri gibi, Siem Reap halkı da komünist grup Kızıl Khmerler tarafından taşraya çalışmaya gönderildi. 1990 yıllarının ortasına kadar Siem Reap savaşlar yüzünden büyük bir uykuya dalmış oldu. 2000 yılından sonra yeniden turizme açılarak tüm dünyanın ilgisini yeniden çekmeyi başardı. Restorasyon çalışmaları iç savaşlar nedeniyle 1970 ve 1980’ler hariç günümüze kadar sürmüştür. O yıllardaki karışıklık ve mayın tehlikesi yüzünden arkeologlar tapınaklardan uzaklaştırılmışlardır.
En az üç gün gerekli
Angkor bölgesine giriş ücretli, günlük 20 dolar, üç günlük 40 dolar ve haftalık 60 dolar karşılığında üzerinde fotoğrafınızın bulunduğu giriş kartı çıkarmanız gerekiyor. Eskiden yanınızda bir adet vesikalık fotoğraf götürmeniz gerekiyordu. Şimdi ise basit bir webcam yardımıyla fotoğrafınızı onlar çekiyor ve 2 dakika içerisinde giriş kartınız basılıyor. Size tavsiyem üç günlük bilet almanız, çünkü bir günde buranın gezilmesi imkansız gibi. Angkor çok geniş bir bölgeye yayılmış durumda. Bir tapınaktan diğerine yürüyerek gidebilmeniz pek mümkün değil. Eğer araba kiralamak istemezseniz adım başı göreceğiniz tuk-tuk denilen 2 kişilik araçlarla da dolaşabilirsiniz. Kendinize güveniyorsanız çok ucuza bisiklet de kiralayabilirsiniz. Unutmadan, ülkede her şey dolar üzerinden fiyatlandırılıyor. Yani para bozdurmak (1 dolar: 4000 Riel) gibi bir sıkıntınız yok. Ancak her yerde mutlaka pazarlık etmeniz gerek! Çekinmeyin, söylenilenin yarısından daha azını teklif edin. Orta bir noktada anlaşacaksınız.
En popüler yer: Angkor Wat
Sabahları 6 gibi kalkıp en geç 7 gibi Angkor’da olmaya çalışın. Dediğimiz gibi Angkor bölgesinde onlarca irili ufaklı tapınak bulunuyor. İlk başta görmeniz gereken en önemlileri arasında şunlar bulunuyor: Angkor Wat, Angkor Thom, Bayon, Ta Prohm, Preah Khan, Banteay Kdei. İkinci derecedeki tapınaklar arasında ise şunları sayabilirim: Prasat Kravan, Pre Rup, Banteay Samre, Ta Som, Neak Pean, Baphuon, East Mebon, Phimeanakas, Terrace of the Elephants&Leper King. Bu saydığımız tapınaklar arasında en popüler ve en önemli olan hiç kuşkusuz Angkor Wat’tır. Her saatte kalabalık bulacağınız için sabah erkenden ilk önce burayı gezerek programınıza başlayabilirsiniz. Angkor Wat’ı gezmek için en az 3-4 saat ayırabilirsiniz. Bir de gün batımına yakın bir saatte tekrar fotoğraf çekmek için fırsat yaratmaya çalışın.
Havadan fotoğraf çekmek isterseniz…
Angkor Wat’ı ve çevresini havadan görmek isterseniz size iki tavsiye... Birincisi ve tabi ki en ideali, Angkor Wat’ı karşıdan göreceğiniz bir noktadan kalkan balon olacaktır. Bu balon yere çelik bir iple bağlı ve sadece yukarı-aşağıya hareket edebiliyor. 10 dakikalık uçuş bedeli 15 dolar. Gün batımında en iyi binilecek zaman ise, 16.30-17.30 aralığı. Eğer havadan Angkor Wat’ın fotoğrafını çekmek istiyorsanız yanınızda en az 200mm ya da 300mm’lik bir objektif olmalı. İki tavsiye dedik, birincisi balondu. İkincisi ise helikopter kiralayabilirsiniz. Yaklaşık 12 dakikalık turun fiyatı kişi başı 110 dolar. Bu turda sadece Angkor Wat ve biraz çevresi görülebiliyor. 30 dakikalık daha geniş bir tur isterseniz fiyatı kişi başı 250 dolara çıkıyor. Ancak helikopterler fotoğraf çekmek için pek elverişli olmadığı ve kapısını çıkarıp beni iple bağlamayı kabul etmedikleri için bunu denemedim.
Fille Phnom Bakheng’e çıkın
Fotoğraf açısından pek önemli olmasa da Angkor’u gezenlerin mutlaka gitmesi gereken bir diğer tapınak, Phnom Bakheng. Burası gün batımını seyretmek için turistlerin akın ettiği ilginç bir yer. Ulaşması ve yolu pek kolay değil. Eskiden dik bir tepeye tırmanır gibi çıkılan yolu artık kapatmışlar ve tepeyi döne döne çıkan bir yol açmışlar. Yürümek istemezseniz en eğlenceli seçenek ise filler… Bir tepenin üzerinde bulunan Phnom Bakheng’e fil üzerinde 20 dolar karşılığında çıkabilir ve unutulmaz bir yolculuk yaşayabilirsiniz. Daracık bir patikadan iki filin nasıl yan yana geçebildiğine canlı şahitlik yapabilirsiniz. Sakince tapınağın tepesine bizi çıkaran fil, biz indikten hemen sonra inanılmaz bir sesle bağırmaya ve hortumunu sağa sola savurarak yerdeki tozları üflemeye başladı. Biz bu durumu dehşet içerisinde izlerken boynunun üzerinde oturup fili yöneten adam sakince elindeki sopayla file vurup onu sakinleştirmeyi başardı. Biz üzerindeyken bunları yapsaydı pek hoş bir anımız olmazdı sanırım. Bu arada “biz” diyorum, çünkü bu seyahate, asistanım olmayı kabul eden ve ben fotoğraf çekerken fotoğraf çantamı hiç söylenmeden taşıyan sevgili eşim Saba ile birlikte çıktık. Kendisine tekrar teşekkür ediyorum.
En iyi mevsim Aralık-Şubat arası
Sabah çıkıp dolaşmaya başladıysanız öğlen saatlerinde enerjiniz düşmeye başlayacaktır. Size tavsiyem 12.00-14.00 saatleri arasında dinlenin, yemeğinizi yiyin ve bol bol sıvı takviyesi alın. Angkor Tapınakları ve Kamboçya’ya gitmek için size tavsiye edebileceğim en iyi tarihler Aralık-Şubat ayları arasıdır. Gezi programınızı bu üç aylık döneme denk getirmeye gayret edin.Angkor’u 7 sene sonra tekrar görmek çok keyifliydi. Siem Reap’teki ve en önemlisi tapınaklardaki değişim inanılmazdı. Siem Reap büyüdükçe büyümüş ve bir kasaba havasının dışına çıkmıştı. Sadece turistler için yapılmış bir şehir gibiydi. Tapınaklarda ise zamanın ve doğanın getirdiği ağır tahribat, restorasyon çalışmaları ile giderilmeye çalışılsa da 2002 yılındaki ilk çektiğim karelerden bazılarını şimdi çekmek imkansız oldu. Angelina Jolie'nin oynadığı “Lara Croft - Tomb Raider” filminin bazı sahneleri Ta Prohm tapınağında çekilmişti. Filmden sonra pek çok insanın dikkatini çeken, Ta Prohm tapınağındaki devasa Banyan ağaçları tapınağın birçok bölümüne zarar vermeye devam ediyor. Buna rağmen tapınakta taşların arasından fışkıran ve duvarların üzerinden aşan devasa ağaç kökleri muhteşem bir görüntü ortaya çıkarıyor. Bu görüntünün bozulmaması için de çoğu yerde restorasyon yapılıyor ve destekler konuluyor.
Kayıp şehir Angkor
Siem Reap’e yaklaşık 8 km uzaklıkta bulunan Angkor, 9. ve 12. yüzyıllar arasında Khmerler tarafından yapılmış dünyanın en büyük ve ünlü tapınaklarının yer aldığı bölgenin adıdır. Khmer sanatının üstün örneklerinden, tamamı 100’den fazla olan, şaşırtıcı ve sabır gerektiren mimari başarılarından biri olan Angkor Tapınakları, sadece mimari açıdan değil, gizemli ve kutsal yapısıyla da dünya koruma mirasının en üst sıralarında yerini almış önemli bir merkezdir. Angkor ismi, Sanskritçe’den gelmekte ve şehir anlamındadır. Angkor dönemi, 802 yılında, Jayavarman II'nin kendini Tanrı Kral (Devaraja) ilan etmesiyle başlamış ve 1431 yılında, işgalcilerin şehri yağmalaması ve halkın Phnom Penh'e kaçmasına yol açmasıyla son bulmuştur. 1432’de Khmerler şehri yasakladıktan sonra yüzyıllarca kayıp şehir olarak ormanın derinliklerinde kaybolan Angkor’u sadece meraklı Budist keşişler ve bazı gezginler biliyordu. Yıllar geçtikçe Angkor hikayeleri efsaneleşti ve dilden dile dolaşır oldu. Çok az insan bu hikayelerin efsane değil gerçek olduğuna inanıyordu. Fransız gezgin Henri Mouhot, yaptığı araştırmalar ve geziler sonrasında 1860 yılında tüm dünyanın ilgisini Angkor’a çekti. Fransızlar bu şehirden büyülenmişti ve 1908 yılında restorasyon projesini başlattılar. 1960 yıllarına kadar, Asya'nın en önemli turistik yerlerinden biri konumuna geldi. 1975 yılında, Kamboçya'nın diğer şehirleri gibi, Siem Reap halkı da komünist grup Kızıl Khmerler tarafından taşraya çalışmaya gönderildi. 1990 yıllarının ortasına kadar Siem Reap savaşlar yüzünden büyük bir uykuya dalmış oldu. 2000 yılından sonra yeniden turizme açılarak tüm dünyanın ilgisini yeniden çekmeyi başardı. Restorasyon çalışmaları iç savaşlar nedeniyle 1970 ve 1980’ler hariç günümüze kadar sürmüştür. O yıllardaki karışıklık ve mayın tehlikesi yüzünden arkeologlar tapınaklardan uzaklaştırılmışlardır.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)