21 Ekim 2011 Cuma

10 yılda dünyayı değiştirecek 10 teknoloji trendi!

Hepimizin aklına bazen öyle çılgın ya da ilginç fikirler gelir ki bir süre sonra bu düşündüğümüz şeylerin gerçekleştirildiğini gördüğümüzde; “Bunu ben de düşünmüştüm!” demek ayrı bir keyiftir.
Cisco İnternet İş Çözümleri Grubu baş fütüristi ve teknoloji uzmanı Dave Evans, önümüzdeki 10 yılda iş ve yaşam alışkanlıklarını değiştirecek 10 teknoloji trendini belirledi. Evans’ın çizdiği tabloya göre gelecekte sadece insanların değil nesnelerin de internete bağlı olduğu bir dünyada, bugünkünden çok daha hızlı bağlantılarla zettabyte’larca veri üretip tüketecek ve her şeyi bulutta saklayacağız.
Ağ teknolojilerinin her zamankinden daha önemli bir rol oynayacağı ve teknolojinin sağlık alanında yaratacağı mucizevi çözümlere tanık olacağımız bu on yıldaki en büyük paradigma değişikliğini ise internetten indirdiğimiz nesnelerin çıktısını üç boyutlu yazıcılarda aldığımızda yaşayacağız. Evans, “Bu trendler dünyanın inanılmaz bir yer olduğunu bizlere hatırlatıyor. Ama her zaman sormamız gereken soru şu: Bu değişime hazır mıyız?” diyor.

İşte önümüzdeki 10 yılı değiştirecek 10 trend:

Trend 1: Şeylerin İnterneti

  • 2008’de doğan “Şeylerin İnterneti” (IoT-Internet of Things) insanlar dışında başka şeylerin de internete bağlanması olarak tanımlanıyor.
  • Cisco IBSG 2020’ye gelindiğinde internete bağlanan şeylerin sayısının 50 milyara ulaşacağını tahmin ediyor ve bu da dünyadaki her insan için altı cihazdan fazlası anlamına geliyor.
  • IoT’nin muazzam ölçekte veri duyma, toplama, aktarma, analiz etme ve dağıtma becerisiyle insanlık sadece hayatta kalmak için değil aynı zamanda hızla değişen dünyada gelişim sağlamak için ihtiyaç duyduğu bilgiye ulaşacak.
Trend 2: Zetta Seli Geliyor

  • 2008’de yaklaşık 5 exabyte’lık veri üretilmişti. Bu, 1 milyar DVD’ye denk geliyor.
  • Sadece üç yıl içinde üretilen bilgi miktarı 1.2 zettabyte’a ulaştı. Bu, dünyadaki her kişinin 100 yıl boyunca tweet atması ya da 1 saatlik bir TV programının 125 milyon yıl gösterilmesiyle eşit boyutta.
  • Bu bilginin büyük bölümü, zengin medyaya –özellikle video- duyduğumuz doymak bilmez arzudan kaynaklanıyor. Öyle ki 2015’te internette dolaşan verilerin yüzde 90’ından fazlası video kaynaklı olacak.
  • Zetta seli nedeniyle ağlara büyük talep olacak ve güvenlik, hizmet kalitesi ve verimlilik alanlarında optimize yapılara ihtiyaç duyulacak.
Trend 3: Bulutun Bilgeliği

  • Giderek daha fazla veri buluta taşınıyor. 2020’ye gelindiğinde tüm verilerin üçte biri bulut üzerinde olacak veya bulut üzerinden geçecek. Küresel bulut hizmetleri gelirleri yılda yüzde 20 oranında artacak ve 2014’te inovasyon ve bulut bilişime yönelik BT harcamaları 1 trilyon dolara ulaşacak.
  • Bulut teknolojisi halihazırda gerçek zamanlı çeviri ile iletişim kurmamızı, güçlü süper bilgisayarlara erişim sağlayarak bilgimizi artırmamızı ve yeni alanlarda bilgisayar platformları kullanarak sağlık alanında ilerlememizi sağlayacak kadar güçlü.
Trend 4: Yeni İnternet

  • Dave Evans’ın kendi evini örnek alırsak, ağ bağlantı hızı, sadece Telnet bağlantısı kullanabildiği 1990’dan bu yana 170 bin katına çıktı.
  • Bugün Evans’ın 38 adet sürekli açık bağlantısı ve 50 Mbps’nin üzerinde bant genişliği var. Bu, evde aynı anda telepresence kullanmaya, kesintisiz film izlemeye ve çevrimiçi oyunlar oynamaya yetiyor.
  • Geleceğin ağları günümüzdekilerden çok daha hızlı olacak ve sürekli artan talebi karşılayacak şekilde ölçeklendirilmesi gerekecek.
Trend 5: Dünya Düzdür… Kullandığınız Teknoloji de Öyle

  • İletişimin hızı, zenginliği ve erişimi (özellikle internet üzerinde) arttıkça insanlar daha hızlı gelişip evrilebilecek.
  • Canlı olayların kaydedilmesi, aktarılması ve tüketilmesi "yakın zaman”dan “gerçek zaman”a geçiyor. Yakın gelecekte herkes haberci olacak. Bu geçiş üç teknolojik ilerlemeyle sağlanıyor: 1) genişbant kablosuz internet, 2) her yerde, her zaman üretim ve 3) internet TV. Akıllı cep telefonu olan herkes olayları gerçek zamanlı olarak kaydedip yayınlayabilecek.
Trend 6: Gücün Gücü

  • Nüfus artışı ve kentleşme nedeniyle önümüzdeki 20 yıl içinde her ay 1 milyon kişilik bir şehir kurulacak. Bu ve diğer pek çok trendin oluşturduğu talep, bitmekte olan fosil yakıt kaynaklarımıza ciddi bir yük oluşturuyor. İyi haber şu ki enerji sorunumuzu çözmenin yolu var.
  • Sadece güneş enerjisi tüm enerji ihtiyacımızı karşılayabilir. Aslında günümüzün küresel enerji talebini karşılamak için her biri 9 bin hektarlık 25 solar santral kurulabilir. Her yıl 170 bin kilometre kare ormanlık alan yok edilirken bu çok da zor değil. Aynı hızda, solar çiftlik inşaatı sadece üç yılda tamamlanabilir.
  • Solar enerjiyi daha da uygulanabilir bir seçenek haline getiren yeni bir gelişme ise solar hücrelerin “basılır” olması. Haziran 2011’de Oregon State Üniversitesi araştırmacıları, mürekkep püskürtmeli yazıcı kullanarak solar hücre ürettikleri yeni bir yöntem geliştirdiklerini açıkladılar. Bu çözüm atık miktarını yüzde 90 azaltırken maliyeti de çok daha düşük.
Trend 7: Her Şey İnsan İçin

  • Her zaman teknolojiye ayak uydurduk. Gelecekte teknoloji bize ayak uyduracak.
  • Halihazırda bilgisayarla görü kullanıcıların akıllı telefonlarıyla bir Sudoku bulmacasının fotoğrafını çekip hemen çözümüne ulaşmalarına olanak tanıyor.
  • Artırılmış gerçeklik ve harekete dayalı bilgisayar teknolojisi, eğitim, tıp ve iletişim alanlarını sanal ve gerçek dünyaları birleştirecek şekilde dönüştürecek.
  • Nihai entegrasyon, omurilik hasarlı insanların normal yaşam sürmesine olanak tanıyacak beyin-bilgisayar arayüzleri olabilir.
Trend 8: Yeni Boyut

  • Fizikselden sanala doğru mantıksal bir ilerleme var. Örneğin yakın geçmişte kitap, CD ve DVD satın alıyorduk. Artık bu tür şeyleri internetten indiriyoruz.
  • Benzer paradigma değişimi şu anda bisiklet gibi fiziksel “şeyler”de görülüyor.
  • 3D baskı veya “eklemeli üretim” materyallerin üç boyutlu model verileri kullanılarak ve genellikle katman katman eklenerek birleştirilmesiyle nesneler üretme süreci.
  • Halihazırda, oyuncaklardan arabalara ve canlı yapılara kadar pek çok şey “basılıyor”.
Trend 9: Başka Bir Soy Ağacı

  • Teknolojik gelişmeler yapay varlıkların yaratılmasına olanak tanıyor. Şu anda animasyon karakterler konuşmayı algılıyor, metni konuşmaya dönüştürebiliyor ve eski deneyimlerini hatırlayabiliyor.
  • Robotlar da büyük bir hızla ilerleme kaydediyor. 2020’de robotlar fiziksel olarak insanlardan üstün hale gelecek. 2025’te robot nüfusu gelişmiş dünyadaki insanların sayısını geçecek. 2032’de robotlar zihinsel olarak insanlardan üstün hale gelecek. Ve 2035’te robotlar iş gücü olarak tamamen insanların yerini alabilir hale gelecek.
Trend 10: İnsan… Hep Daha İyiye

  • Keşif eşiğini geçtik ve kendi kaderimizin efendileri haline geldik. Sonuçta atomlarımız bizi oluşturuyor ve biz de onlar üzerinde hızla kontrol sahibi oluyoruz.
  • Stephen Hawking’e göre “İnsanoğlu kendisinin tasarlayabileceği bir evrim sürecine giriyor.”
  • Bu ifadeler “sıra dışı” gibi görünse de yakın dönemde gerçekleşen bazı gelişmeler göz önünde bulundurulabilir:
    • Temmuz 2009-İspanyol araştırmacılar fotografik hafıza maddesini keşfetti
    • Ekim 2009-İtalyan ve İsviçreli bilim adamları hissedebilen ilk yapay eli geliştirdi
    • Mart 2010-Retina implantı ile görme engelli hastalara görme yetisi kazandırıldı
    • Nisan 2010-Chicago Rush Üniversitesi Tıp Merkezi’nden bilim adamları cilt kanserini tedavi edebilecek bir yöntem buldu
    • Haziran 2011-Texas Kalp Enstitüsü, çarpıntı, tıkanma ve kriz riski olmayan “döner” kalbi geliştirdi

Çalışırken Daha Verimli Olmak İçin…

Çoğu zaman uzun saatler geçirdiğimiz çalışma masamız ve sandalyelerimizin önemini ikinci plana atarız. Ergonomik ve sağlıklı bir çalışma ortamı hazırlamak içinse pek bir çaba sarf etmeyiz. Ancak, ofis ortamlarında çalışanların yaklaşık %47’si uzun süre oturarak çalışmaktan kaynaklanan boyun ve sırt ağrılarından şikayetçidir. Oysa doğru tasarlanmış bir ofiste iş verimliliğimizi artırabilir ve daha sağlıklı bir çalışma ortamı sunabiliriz.

Monitörün pozisyonu ve doğru oturma şekli
Monitörün, görüş açısının yatay çizgide 35 derece altında bulunması ideal görüş şartlarından en önemlisidir. Monitöre doğru yerden bakmak çalışırken meydana gelen yorgunlukları azaltır, olası sağlıksız duruş hatalarını önler ve çalışma gününü masa başında geçirenler için en doğru çalışma ortamını sağlar. Monitöre bakarken monitördeki en üst satırın görüş açısının üstünde olmamasına dikkat edilmeli. Görüş mesafesi mutlaka 50 cm'den fazla olmalıdır. 17" ve üzeri monitörlerde bu mesafe 80 cm olabilir.

Gerekli çalışma alanı
Çalışma alanınız; bilgisayar, klavye ve diğer gereçleri rahat bir şekilde masanızda düzenlemenize izin vermeli. Ergonomik bir çalışma masasının ölçüsü 160x80 cm olmalı. Bu ölçü kullanım şekline göre değişebilir. Çalışmanız için gerekli araçların sayısı çoğaldıkca çalışma alanınızın ölçüsü de daha büyük olmalı. Aşağıdaki tabloda çalışma masasının kullanımına göre ölçüleri verilmiştir.

Aydınlatma
Aydınlatma konusu ofis planlamasında verimlilik açısından belki de en önemli konulardan biri. En sık karşılaştığımız ofis tasarımı hatalarından biri de yanlış aydınlatmadır. Yanlış bir aydınlatma, çalışanlarda konsantrasyon bozukluklarına ve gün içinde yoğunlaşan göz yorgunluğuna neden olur.
Ağırlıklı olarak bilgisayarla çalışılan ofislerde yatay ışık gücünün yeterli seviyede olmalıdır. Aynısı toplantı odaları için de geçerlidir. Koridorlarda gerekli olan ışık gücü ise daha düşük seviyededir. Bölgesel görev aydınlatma özellikle yapılması gereken farklı işler ve bu işlerin gerektirdiği farklı aydınlatma ihtiyaçlarına cevap verebilmelidir.
Dışardan gelen ışıktan olumsuz etkilenmemek için çalışma masası, pencereden gelen ışığı yandan alacak şekilde konumlandırılmalıdır. Masaları pencere önüne yerleştirmekten kaçının. Eğer pencereye sırtınız dönük oturuyorsanız monitörde yansımalar oluşabilir.

Ofisteki optimal sıcaklık ve nem oranı
Oturarak yapılan işlerde önerilen sıcaklık 21 ila 22°C arasındadır. Nem oranı ise %40 ila %65 arasında olmalı. Özellikle kış aylarında artan kalorifer kullanımı havadaki nemin azalmasına sebep olur ve bu durum göz kurumasına, cilt iritasyonlarına ve nezleye yol açar. Ofiste yeterli sayıda bitki bulundurarak bu sorunu engelleyebilirsiniz.

Daha kapsamlı bilgi almak için www.maddeus.com 

12 Ekim 2011 Çarşamba

2016’ya kadar dokunmatik ekranlara alışın!

Araştırma şirketlerinden ABI Research “Mobil ve Dokunmatik Ekranlar” araştırmasıyla akıllı telefon pazarının geleceğine ışık tuttu. Araştırma, akıllı telefonların gün geçtikçe artan başarısında dokunmatik ekranın en az 3G veri hızı kadar önemli bir özellik olduğunu ortaya koyuyor. Araştırmaya göre özellikle iPhone’un piyasaya sürüldüğü dönemden bu yana 2006’da toplam pazarda payı yüzde 7 olan dokunmatik ekranlı akıllı telefonların payı, 2010 yılında yüzde 325 artışla yüzde 75’e çıkmış durumda. “Mobil ve Dokunmatik Ekranlar” araştırmasına göre, önümüzdeki 5 yıl içinde dokunmatik ekranlar bugünkü telefonlarda bulunan Wi-Fi özelliği kadar yaygın olacak ve 2016 yılında akıllı telefonların yüzde 97’sinin dokunmatik ekranı olacak.
ABI Research’ün ABI’ın Akıllı Telefonlar ve Mobil Araçlar Araştırma Hizmetleri’nin bir parçası olan “Mobil ve Dokunmatik Ekranlar” araştırmasında, ekranın cep telefonlarının kullanıcılarına vaad ettiği tüm özelliklerin kullanıcılara yansıdığı en önemli nokta olduğu, bu nedenle dokunmatik ekranların yakaladığı başarının sürpriz olmadığı belirtiliyor. Ekran ve dokunmatik teknolojilerin gelişiminin akıllı telefon pazarındaki hızlı büyümeyi tetiklediği belirtiliyor. Başlangıçta kullanılan rezistif ekranlar yerini günümüzde neredeyse tamamen cep telefonlarına ilk olarak iPhone ile giren kapasitif teknolojiye bırakmış durumda.

Dokunmatik Ekranlar Pazarı Biçimlendiriyor
Araştırmaya göre, dokunmatik ekran teknolojisi gelişmeye ve farklı mobil araç kategorileri için pazarı yeniden şekillendiriyor. ABI Research Mobil Araçlar Başkan Yardımcısı Kevin Burden konuyla ilgili olarak “İki sensör yerine tek bir sensör katmanı kullanan ve yüzde 30 maliyet tasarrufu sağlayan düşük maliyetli dokunmatik kontrolörler daha düşük özellikli telefonlar için Pazar oluşturuyor. Ekran ve dokunmatik teknolojilerinde en parçalı araç kategorisi olan eReader’lar artık sadece parmakla dokunma özelliğini sağlamakla kalmayan, bu segmentin ekranlarını standartlaştıran cazip bir maliyet de oluşturan seçenekler sunuyor” diyor.