Geçtiğimiz ay içerisinde Casper bir basın toplantısı düzenledi. Toplantının ana teması, “2009’da sektör yerinde sayarken Casper yüzde 26,5 büyüdü” şeklindeydi. Toplantı elbette sadece bu başlık altında sınırlandırılmamıştı. Türkiye’nin ilk yerli PC markalarından olan Aidata’yı bünyesine katarak önemli bir atılım gerçekleştiren Casper, 2010 yılında yarım milyon adetlik PC satışı hedeflerken, bu hedef 2013 yılında 1 milyon adetlik satış rakamına yükseliyor. Bu rakamları duyunca bilişim yayıncılığında ilk işe girdiğim yıllar aklıma geldi. Yani 15 sene öncesi… Şimdi tek bir firmanın hedefi olan 1 milyon adetlik satış rakamı, henüz sektör olarak telaffuz bile edilmiyordu. O yıllarda adı duyulmuş zaten topu topu 3-4 tane yerli PC markasından biri olan Casper ise, “yerli toplama PC” diye adlandırılan ikinci sınıf bir bilgisayar markasıydı. Tabi o günlerden bugüne çok şey değişti. Casper markalaşma adına büyük yol aldı ve diğer yerli markaları geride bırakmayı başardı. Bunun gerçekleşmesinin ülkemiz şartlarında çok kolay olmadığını biliyorum. Bu yükselişte özellikle başlarda bilişim basınının rolünün bir hayli fazla olduğunu düşünüyorum. Hem kurumsal hem son kullanıcı dergileri olarak yerli bir marka olan Casper’ı her zaman destekledik, haberlerimize taşıdık. Ancak son yıllarda Casper yetkililerinden özellikle bilişim basınına karşı tatsız yaklaşımlar alıyorum. Uzak duruyorlar, sorulardan kaçıyorlar, randevu vermiyorlar. Basın toplantılarına çağırıyorlar, ancak bir yetkili bulup iki kelime konuşmanız mümkün değil.
Kısaca, söylenen değil ama anlatılmak istenen sanırım şu; “artık bilişim basını ile uğraşmak istemiyoruz, televizyon gibi milyonlara ulaşan yeni bir medyamız var.” Haklı olunan şey, evet televizyon kanalı ile daha fazla insana ulaşılabilir. Ancak bir sektörü sektör yapan ve bazı dinamikleri ateşleyen o sektörün uzmanları, destekçileri ve başta da sektör yayınlarıdır. Bunu da unutmamak gerek!
29 Ocak 2010 Cuma
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder