Bazen konuşulurya, cep telefonu yokken ne yapıyorduk? ya da televizyonda tek kanallı dönem ne güzeldi falan diye… Nostalji arayışları ve güzel anılar bir kenara, artık bazı şeyleri geri döndürmemiz, zamanda yolculuk yapmamız ne yazık ki mümkün değil. Günümüz yaklaşımlarını ve gereksinimlerini öyle ya da böyle kabul etmemiz gerekiyor. Bundan 20 sene önce çocuklara bilgisayarla fazla haşır neşir oldukları için kızarken şimdi derslerini yapmaları için bilgisayar başına oturmaları için ısrar ediyoruz. Kısaca zaman değişiyor…
Bazen köşe yazılarımda ilginç anket ve araştırma sonuçlarına yer veriyorum. Bu sayıda da Cisco’nun, yıllık “Cisco Connected World Technology Report” araştırmasının ikincisinden bazı bilgileri paylaşmak istiyorum. Araştırma sonuçları özellikle internetin hayatımıza nasıl girdiğini ve sosyal ağların önemini göstermesi açısından oldukça ilginç.
Araştırma raporunun yayımlanan ilk bölümünde insan davranışlarıyla internet ve ağların yaygınlaşması arasındaki ilişki inceleniyor ve bu bağlamda şirketlerin, teknolojik yaşam tarzı trendlerinin etkisi altındayken nasıl rekabetçi kalabileceğiyle ilgili fikirler üretiliyor.
14 farklı ülkeden 30 yaş ve altındaki üniversite öğrencileri ve çalışanlar arasında yapılan anketlere dayanan rapor, günümüzdeki ve gelecekteki çalışan ve işletme gereksinimlerini dengelemeye çalışan şirketlerin günümüz ortamında karşılaştığı zorluklara ışık tutuyor. Ve bu ortamda artan mobilite kabiliyetleri, güvenlik riskleri ve -sanallaştırılmış veri merkezlerinden bulut bilişime ve geleneksel kablolu ve kablosuz ağlara kadar- bilgiyi aynı zamanda her yerde sunabilen teknolojiler dikkat çekiyor.
Veri ağlarının insanların yaşamındaki artan önemine işaret eden çalışma, üniversite öğrencileri ve çalışanların üçte birinin interneti hava, su, gıda ve barınma gibi temel ihtiyaçlar kadar önemli bulduğunu gösteriyor. Rapor aynı zamanda, çalışmaya katılanların yarıdan çoğunun internet olmadan yaşayamayacağını belirttiğini ve interneti “yaşamlarının ayrılmaz bir parçası” olarak gördüklerini de ortaya koyuyor.
Bu ve buna benzer diğer pek çok bulgu, dünyanın yeni nesil çalışanlarının zihniyetine, beklentilerine ve davranış biçimlerine ışık tutarak yeni neslin işletme iletişiminden ve mobil yaşam tarzlarından işe alım, kurumsal güvenlik ve şirketlerin rekabet gücü gibi konulara kadar her alanda nasıl etkileri olacağını gösteriyor.
Raporun başlıca bulguları şöyle:
Hayatın Temel Kaynaklarından Biri Olarak Internet
• Hava, Su, İnternet: Dünya çapında ankete katılan her üç üniversite öğrencisi ve çalışandan biri (%33) internetin temel bir kaynak olduğuna inanıyor. Katılımcıların yaklaşık yarısı (üniversite öğrencilerinin %49’u ve çalışanların %47’si) internetin bu önem seviyesine “oldukça yakın” olduğuna inanıyor. Bu iki bulgu birleştirildiğinde her beş üniversite öğrencisi ve çalışandan dördünün internetin günlük yaşamı sürdürebilmede hayati önem taşıdığına inandığı ortaya çıkıyor.
• Günlük Hayatın Ayrılmaz Parçası: Katılımcıların yarısından fazlası (üniversite öğrencilerinin %55’i ve çalışanların %62’si) internet olmadan yaşayamayacaklarını ifade ederek interneti “yaşamlarının ayrılmaz bir parçası” olarak tanımladı.
Sosyal Medyanın Etkisi
• Facebook Etkileşimi: Küresel olarak üniversite öğrencilerinin (%91) ve çalışanların (%88) yaklaşık onda dokuzu Facebook hesabı olduğunu söylerken bunlar arasından üniversite öğrencilerinin yüzde 89’u ve çalışanların yüzde 73’ü Facebook hesaplarına günde en az bir kez girdiğini belirtti. Aynı grupta üç kişiden biri (%33) günde en az beş kez hesabına baktığını söyledi.
• Çevrimiçi Mola ya da Dikkat Dağıtma? Üniversite öğrencileri proje veya ödev hazırlarken çalışmalarının anlık mesajlaşma, sosyal medya güncellemeleri ve telefon çağrıları gibi etkenler nedeniyle sürekli olarak kesintiye uğradığını bildirdi. Beş üniversite öğrencisinin dördünden fazlası (%84) bir saat içinde en az bir kez kesintiye uğradığını söyledi. Beş öğrenciden yaklaşık biri (%19) bir saatte altı veya daha fazla sayıda kesintiye uğradığını belirtti; yani ortalama olarak 10 dakikada en az bir kez. 10 kişiden biri (%12) bir projeye odaklanmaya çalışırken kaç kez kesintiye uğradığının sayısını takip edemediğini bildirdi.
• İş Demek Hayat Demek: İş ve özel yaşam arasındaki sınır giderek incelirken, 10 çalışandan yedisi yöneticilerini ve/veya birlikte çalıştıkları kişileri Facebook’ta “arkadaş” olarak eklediğini belirtti ki bu da iş hayatıyla ve özel hayatı birbirinden ayıran sınırların ortadan kaybolmaya başladığını gösteriyor.
• İşyerinde Fısıltı Gazetesi: Twitter kullanan çalışanlar arasında her üç kişiden ikiden fazlası (%68) yöneticilerinin ya da meslektaşlarının, yüzde 42’si ise her iki grubun da Twitter faaliyetlerini takip ederken, üçte biri (%32) özel hayatlarını kendilerine saklamayı tercih ediyor.
29 Eylül 2011 Perşembe
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder